Turkish Business Minimalism’in Kurucusu Hale Acun Aydın: “İklim Krizi İçindeyiz.
Turkish Business Minimalism’in kurucusu Muharrir Hale Acun Aydın, “İklim krizi içindeyiz. Yaptığımız her şey, verdiğimiz her karar aslında doğayla olan bağımızı belirliyor. Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde samandan söz edildiğinde, sadece plastik pipet geldi şimdi alternatifler görüyoruz.pipet kullanmamaktan bahsedebiliriz.kozmetikten mutfaktan bahsedebiliriz.çalışmalarına baktığımızda tek kullanımlık işlere karşı kullanabileceğimiz bir çok alternatif olduğunu görüyoruz. “Bütçeniz dahilinde en kaliteli işi en uzun yıllar kullanabilirsiniz, mümkünse en sürdürülebilir malzemeyi tercih edebilirsiniz” sorusunu sorarak dünyaya yapacağınız katkılardan biridir.
2019 yılında “Kahvem termosta” hareketini başlatan Turkish Work Minimalizm’in kurucusu Yazar Hale Acun Aydın, termostaki kahvemin hareketini, sürdürülebilir ve minimalist yaşamın çevreye etkisini anlattı. HaberlerAjansına söyledi.
Aydın dedi ki:
“HAYAT SADECE EŞYALARI AZALTMAK VE ALANINI GENİŞLETMEK DEĞİLDİR. HAYATIN BİR ÇEVRESEL BOYUTU DA VAR”
Türk İş Minimalizm hesabının kurucusuyum. 11 yıldır bu konuda başta minimalizm ve sürdürülebilir yaşam olmak üzere paylaşımlar yapıyorum. Amacım herkesin kendisinin daha basit bir versiyonuna ulaşmasını sağlamak. Bunun için başta Instagram olmak üzere çeşitli mecraları kullanıyorum. Ayrıca geçen hafta ‘Sadeleştirerek Özgürleştir’ adlı kitabımı da söyleyeyim. Bunu neden önemsiyorum, herkesin daha basit bir versiyona geçmesini neden önemsiyorum derseniz, minimalizmin insanlara daha fazla alan, zaman ve para kazandırdığına inanıyorum. Ve bunlar çok değerli kaynaklar. Bir şirket düşünürsek, bunlar bizim varlıklarımızdır ve istediğimiz yöne, gerçek amaca giderken bizi zenginleştirirler. Bu yönüyle çok değer veriyorum. Ancak hayatın sadece eşyaları azaltmak ve alanınızı genişletmekle bitmediği olağandır. İşin bir de boyutu var. İnsan basitleştiğinde evinden çıkan eşyaları görünce, hele üzerinde etiketi olan kıyafetleri, yıllarca boşuna alınmış eşyaları görünce onlara bir hikayesi olduğunu hatırlatır. Bu eşyaların bir anda bizim evimizde olmadığını, birilerinin bu eşyaları yapıp kaynak harcadığını fark edince bunun ‘benim çok işim var’ değil aslında bir çevre sorunu olduğunu anlıyor. Günümüzde sürdürülebilir yaşamdan bahsettiğimizde bu kavramın ne kadar değerli olduğunu ve ne kadar dikkate alındığını görüyoruz. Bir dünyamız var, belli kaynaklarımız var ve nüfusumuz artmaya ve yeni nesiller gelmeye devam ediyor. Bu dünyayı onlarla adil bir biçimde paylaşmak istiyoruz.
“TÜRKİYE’NİN 25 İLİNDE KAHVE ADI VAR. HEDEFİMİZ 81 İLE BÜYÜMEK”
Benim de kitapta olan iki oğlum var. 2019 Ocak ayında başladığım, üçüncü çocuk olarak hep kitap dediğim bu alanda içerik üretimi ve paylaşımı yaptığımdan beri üzerinde çalıştığım bir hareket var. Bu hareketin adı: Kahvem Termostatta. Neden şimdi böyle bir şey yaptım? Termostaki kahvem, paket servise gittiğinizde karton ya da tek kullanımlık bardaklar yerine termosunuzu alıp kahvenizi almanız gerektiğini hatırlatıyor. Ya da diyelim ki orada oturacaksınız, kahvenizi karton bardakta almak yerine fincanda mı kupada mı içeyim diye sormanızı hatırlatıyor. Bu hareketle mekanlara birebir formda söylüyorum; ‘Harcamalarınız ve israfınız azalacak, bir karton daha kullanılmasının önüne geçeceksiniz, bu da termosla gelenlerin işine yarayacaktır.’ Bu hareket 2019 Ocak ayı sonunda dört kafe ile başladı. Hemen ardından ilk haftayı bitirmeden 50’ye ulaştık. O zamandan beri sayımız her geçen gün arttı. Bugün Türkiye’nin 25 ilinde ‘Termosta Kahvem’ deniliyor. Hedefimiz tabi ki tek yer de olsa 81 ile genişlemek. Kesin rakam veremesem de hem gelen paylaşımlarda hem de termos kullanımının artmasından ciddi bir farkındalık yarattığımızı birey olarak gözlemleyebiliyorum. Bu bize hepimizin bir etki gücüne sahip olduğunu hatırlatır. Hepimizin farklı hassasiyetleri var. Bunu biri su için, biri bir saman için, bir başkası bir şey için yapabilir. Bu sayede ilgi alanlarımızda daha büyük hareketlerle daha büyük etkiler yaratabiliyoruz. Bir hareket ancak başkaları tarafından desteklendiğinde gerçekten var olur. Bu formda hepimiz doğada daha az israfa doğru atılan bir adımın öncüsü oluyoruz.
“TÜKETİCİ OLARAK DÜNYAYA EN ÇOK ZARAR VERDİĞİMİZ ŞEYLERDEN BİRİ MODA”
Minimalist yaşamı ilk duyduğumdan beri çok ilgimi çekmişti ve duyduğum gün harekete geçmek istedim. Aklımdaki bazı sorulara, anlamlandıramadığım bazı şeylere cevap olarak geldi. O zamanlar annemle iki kişilik bir evde yaşıyorduk. Evimiz iki kişiyi ağırlayabilse ve evimiz kesinlikle çok sayıda misafir ağırlayabilse de, bundan çok daha fazlasını barındırabilecek fincan ve tabaklarımız var. Bu benim için çok fazlaydı. Ya da insanlar sabah uyanıp onca parfüm arasından bir tane parfüm seçtikleri için ben pek anlam veremedim bu tür şeylere. Hayatı kolaylaştırmak için biraz daha az seçenek olmalıydı. Bunu düşünürken tabii ki özellikle Amerika’da minimalizm kavramıyla sanatta, estetikte, fotoğrafta, mimaride vs. , onunla karşılaşmak sorun değildi. Hayatı daha keyifli, kolay ve pratik yaşamanın bir yolunu buldum. Üstelik bu aynı zamanda daha bilinçli bir tüketici olmamı da sağlayacak. Kendi adıma ilk olarak kıyafetlerimden başladım. Herkese kıyafetlerle başlamasını tavsiye ederim. Çünkü bir tüketici olarak moda muhtemelen dünyada en çok israf ettiğimiz şeylerden biri. Giyim çevremize baktığımızda, bütçemiz açısından ya da evde kapladığı alan açısından değerli bir başlangıç noktasıdır. Daha sade bir yaşama yani minimalizme geçişte bu da çok değerli; Çok büyük kararlarla başlamayın. Herhalde annenizin ördüğü, anneannenizin diktiği bir kıyafetle başlamak yerine çoraplarınızdan başlayıp üzerinizde hafif bir yük olan bir şeyle başlamakta fayda var.
“YAŞAYAN MİNİMALİSTLER BİZİ STRES OLMADAN İLERLEMEKTE VE PSİKOLOJİK OLARAK DAHA RAHATLATMAKTADIR”
Hepimiz gün içinde pek çok karar alırız. Minimalizmin kolaylaştırdığı şeylerden biri de verdiğimiz kararları azaltması. Böylece bizim için daha önemli olan şeylere zihinsel olarak daha fazla zaman ayırırız. Öte yandan aslında bize pratiklik sağlıyor çünkü aradığımızı kolayca bulabiliyoruz, gereksiz ve fazla eşyaları temizlemek ve bakımını yapmak için zamanımızı harcamıyoruz. Kendimize dönmemize ve kendimize daha uygun bakmamıza yardımcı olur. Herkes kendine zaman ayıramamaktan ya da çok gergin olmaktan şikayet eder. Hayatımızı sadeleştirdiğimizde eşyalarla başlayan bu süreç alışkanlıklarımıza da yansır ve hayatı önceliğimiz haline getirmeye başlarız. Bu önceliklendirmeye başlamak ve bize çok fazla gelen gereksiz şeylere ve aslında bizden istenen ve bize sorulan gereksiz şeylere ‘hayır’ demeyi öğrenmek daha rahat, gerilimsiz ve daha rahat yol almamızı sağlar. psikolojik olarak rahat bir şekilde.
“Minimalist olmadığım yerler var”
Minimalist olamadığım yerler de var. Bir kere bunun normal olduğunu unutmamalıyız. Her zamanki barınmalarını tamamen sadeleştirip tahminen 500, tahminen bin eşyaya indiren kişiler var. İlham alarak yapabileceğimizi ama seçtiğimiz alanlarda kesinlikle kalabileceğimizi gösteriyorlar bize. Arkamda bir kütüphane var. Kitaplar sadeleştirmeyi tercih etmediğim, okuduğum tüm kitapları vermek istemediğim ama arkadaki kütüphane gibi bir sınır koyduğum bir alan. Tıpkı küpelerime bile rakam koyamadığımız bir şey gibi. Fazla eşyanız olduğunu düşündüğünüz mekanlarda kendinize şunu sormanızı öneririm; “Gerçekten bunları kullanıyor muyum?” Çünkü daha sade, sade bir gardıroba sahip olan ve her sabah ne seçsem diye düşünerek zaman harcamak istemeyen ve onunla keyifli kıyafetler giyerek vakit geçirmek istemeyen biriyle, kıyafetini zevkine göre çeşitlendirmeyi seçen birisinin gardırobundaki eşya sayısı oldukça fazladır. günün modu, hava durumu ve yapacakları iş aynı olmayacaktır.
“İKLİM KRİZİN İÇİNDEYİZ. SATIN ALDIĞINIZ HER YENİ ŞEYDE EN SÜRDÜRÜLEBİLİR MALZEMELERİ SEÇMEK DÜNYAYA SAĞLAYACAĞINIZ KATKILARDAN BİRİDİR”